Bu video, astrofizikçi Danail Obreschkow tarafından tasarlanan kısa film Kozmik Göz’ün yatay formatındaki versiyonudur. Videoda küçücük temel parçacıklardan devasa kozmik ağa kadar evrende yolculuk ele alınıyor.
Halkımız arasında kullanılan “Dünya Küçük” sözünün gerçek olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Bildiğiniz gibi Türk lirasına kazandırılan itibarın perçinlenmesi ve dünyada bilinirliğinin artırılması amaçlarıyla paramıza bir simge kazandırmak üzere Merkez Bankası tarafından bir TL Simge Yarışması düzenlendi.
Yarışma sonucunda Türk lirasını anlaşılabilir, özgün, estetik, elle yazımı kolay ve akılda kalıcı şekilde temsil edebilecek bir simge olarak (₺) belirlendi.
Matematikte, cebirde bilinmeyen neden hep “X” ile gösterilir merak ettiniz mi? Eminim ki merak etmişsinizdir.
Bildiğiniz gibi Cebirin temellerini El Harezmi atmıştır. Cebir sözcüğü de Harezmi’nin “El’Kitab’ül-Muhtasar fi Hısab’il Cebri ve’l-Mukabele” (Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap) adlı eserinden gelmektedir. Bu eser aynı zamanda doğu ve batının ilk müstakil cebir kitabı olma özelliğini taşımaktadır.
Bugünkü Batı bilimi, matematiği ve mühendisliği olarak bildiğimiz, aslında miladın ilk bir kaç yüzyılında Persliler, Araplar ve Türkler tarafından oluşturulmuştu.
Matematiksel ilme sahip bu kaynaklar sonunda 11. ve 12. yüzyıllarda Avrupa’ya, yani İspanya’ya ulaştılar. Ve ulaştıklarında bu matematiksel ilmi Avrupa dillerinden birine tercüme etmeye muazzam bir ilgi vardı.
Ama bazı sorunlar vardı. Sorunlardan biri: Arapça’da Avrupalı bir gırtlağın çok fazla pratik yapmadan çıkaramayacağı bazı sesler var. Ayrıca bu sesler Avrupa dillerinde mevcut olan karakterlerle ifade edilemiyorlar da.
İşte suçlulardan biri. Bu şīn harfi ve bizim dilimizde ş harfinin çıkardığı sese karşılık geliyor — “ş” Aynı zamanda “bir şey” anlamına gelen “şeylan” kelimesinin baş harfi. Tıpkı İngilizce’deki tanımlanmamış, bilinmeyen şey anlamındaki “something” kelimesi gibi.
Arapça’da bu kelimeyi belirli tanımlık edatı -“al”- ekleyerek belirleyebiliriz. Şimdi al-şeylan oldu; “bilinmeyen şey” Ve bu kelime matematiğin ilk zamanlarından beri mevcut, tıpkı bu 10. yüzyıldan kalan kök almada olduğu gibi.
Ortaçağın bu kaynakları tercüme etmekle görevli bilginlerinin sorunu, şīn harfinin ve şeylan kelimesinin İspanyolca’ya çevirilememesiydi. Çünkü İspanyolca’da bu ş harfi ya da “ş” sesi mevcut değildi. Böylece kurul tarafından, CK sesinin; “k” sesinin alınıp, Antik Yunanca’nın Kai harfine dönüştürüldüğü bir kural ortaya attılar.
Sonradan bu kaynaklar herhangi bir ortak Avrupa diline, yani Latince’ye çevirilirken Yunan Kai harfinin yerine Latin X harfini koydular. Ve bu olduğunda, söz konusu materyal Latince’ye çevrildiğinde, matematik kitaplarının neredeyse 600 yıllık temeli oluşmuş oldu.
Şu anda sorumuzun cevabını biliyoruz. Bilinmeyen neden X?
X bilinmeyen, çünkü İspanyolca’da “ş” diyemiyorsunuz. 🙂
KAYNAKLAR: • Terry Moore: ‘x’ neden hep bilinmeyendir? | TED Talk (2013, 12 Mayıs). Erişim adresi ted.com/talks
Trigonometri konusunun olmazsa olmazlarıdır özel açıların trigonometrik oranları. Eşkenar üçgeni, ikizkenar üçgeni ve pisagor bağıntısını bilen herkes aslında bu oranları hesaplayabilir. 30°-60°-90° ve 45°-45°-90° üçgenlerinin çizilmesiyle bu açıların oranları karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu çıkarımları yapmaktansa kimi zaman öğrencilere ezberlemek daha kolay gelir.
Matematikte, Pisagor Teoremi, Öklid geometrisinde bir dik üçgenin 3 kenarı için bir bağıntıdır. Bilinen en eski matematiksel teoremlerden biridir. Teorem sonradan İÖ 6. YY’da Yunan filozof ve matematikçi Pisagor’a atfen isimlendirilmiş ise de, Hindu, Yunan, Çinli ve Babilli matematikçiler teoremin unsurlarını, o yaşamadan önce bilmekteydiler. Pisagor teoreminin bilinen ilk ispatı Öklid’in Elementler eserinde bulunabilir.
Pisagor teoremine göre bir dik üçgende dik kenarların karelerinin toplamları hipotenüsün karesine eşittir.
Fransız matematikçi Pierre de Fermat (piyer dö ferma)’nın 17. yüzyılda (1637) öne sürdüğü fakat kanıtı ancak 1994 yılında İngiliz matematikçi Andrew Wiles tarafından verilen teoremdir.
Fermat, hayatı boyunca kitap yazmaz. Matematikçilerle fazla görüşmez. Kurduğu teoremlerin hiçbirinin ispatını yapmaz, başkalarının bulması için bıraktığını söyler. Gerçekten de teoremleri, sonradan farklı bilim adamları tarafından ispatlanırlar.
Elimizde bir imkanımız olsa ve bütün yağan kar tanelerini bir araya getirip inceleyebilsek, hepsinin birbirlerinden tamamen farklı olduklarını görürüz. Bunun nedeni, kar tanelerini meydana getiren su moleküllerinin moleküler özelliği ve kar kristallerinin buna bağlı olarak farklı geometrik yapılarda oluşmalarıdır.
Matematik kelimesinin kökeni Eski Yunancadır. Matesis kelimesi eski yunancada “BEN BİLİRİM” anlamına gelmektedir. Daha sonrada sırasıyla bilim, bilgi ve öğrenme gibi anlamlara gelen μάθημα (máthema) sözcüğünden türemiştir. μαθηματικός (mathematikós) öğrenmekten hoşlanan anlamına gelir.
Topoloji, matematiğin ana dallarından biri. Yunanca’da yer, yüzey veya uzay anlamına gelen topos ve bilim anlamına gelen logos sözcüklerinden türetilmiştir. Topoloji biliminin kuruluş aşamalarında yani 19. yüzyılın ortalarında, bu sözcük yerine aynı dalı ifade eden Latince analysis situs (konumun analizi) deyimi kullanılıyordu.
Hiç Apple’ın logosunun nasıl ya da kim tarafından tasarlandığını merak ettiniz mi? İşte efsanevi logonun geçmişi ve tasarımcısının hikayesi.
Rob Janoff’a Apple’ın logosunu çizme görevi 1977 yılında Steve Jobs’un reklam ajansına sahip arkadaşının şirketinde çalışırken verilmiş. Steve bir gün logosunu çizdirmek için arkadaşının ajansına sandaletler ile gelmiş. Ve Rob’a nasıl bir şeyler istediğini anlatmış.