İlk zeka testlerinin dayandığı nokta, belirli işler veya test elemanları üzerindeki performansın yaş ile birlikte arttığı, ve bu performansın belirli bir yaş grubunda yer alan daha zeki kişilerin daha az zeki kişilerden ayırt etmede kullanılabileceği varsayımıydı. Alfred Binet’in bu prensipten yola çıkarak, hazırladığı ilk zeka testi, düşük zeka seviyesindeki çocuklara daha iyi bir eğitim sağlayabilmek üzere onları tespit edebilmeyi amaçlıyordu.

Binet, bu zeka testlerini öğretmenleri tarafından ileri ya da geri olarak nitelendirilen aynı yaştaki çeşitli öğrenciler üzerinde uygulamaya başladı. Eğer bir problem ya da iş, ileri olarak nitelenen çocuklar tarafından yapılabiliyor ama geri çocuklar tarafından yapılamıyorsa, bu soru o yaş için test maddesi olmaya uygun kabul ediliyordu, diğer durumda ise test maddesi olarak göz önüne alınmıyordu. Bu işin sonunda Binet, aynı yaştaki ileri ve geri grupları ayırt etmek üzere bir çok sorudan oluşan testler elde etmiş oldu.

Binet testinde, test uygulanan çocukların zeka yaşlarını göstermek üzere bir sayı kullanılıyordu. Zeka yaşı, uygulanan testte aynı puanı alan çocukların ortalama yaşına karşılık gelmektedir. Örneğin, 10 yaşındaki bir çocuk testten 45 puan aldıysa, ve bu puan 8 yaşındaki çocukların ortalama puanına karşılık geliyorsa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 8′dir. Benzer şekilde 14 yaşındaki bir çocuk eğer testten 88 puan aldıysa ve bu puan 16 yaşındaki çocukların ortalama puanıysa, bu durumda bu çocuğun zeka yaşı 16 demektir.

Öğrencilere bu şekilde bir zeka yaşı verilmesi, onların aynı yaştaki diğer çocuklara göre nasıl olduklarını gösteriyordu, ancak böyle bir sayı aynı yaşta olmayan kişilerin zeka derecelerini karşılaştırmakta problem yaratıyordu. Dolayısıyla, zeka derecesini belirlemek üzere zeka yaşı yerine, zeka bölümü, yani IQ (Intelligence Quotient) olarak adlandırılan bir değer kullanılmaya başlandı. IQ, zeka yaşının, doğum tarihine göre belirlenen gerçek yaşa bölümünün yüzle çarpılmasıyla elde edilmekteydi. Yani;

IQ = ( Zeka Yaşı / Gerçek Yaş ) x 100

formülü ile bulunmaktadır.

Daha önceki örneklerimize bu formülü uygulayacak olursak, birinci öğrenci için IQ=(8/10)x100=80, ikinci öğrenci içinse IQ=(16/14)x100=114.2 olarak bulunacaktır.

Yukarıdaki formülden de kolayca anlaşılacağı gibi, eğer bir kişinin gerçek yaşı ve zeka yaşı aynıysa IQ derecesi 100 olacaktır, zeka yaşı gerçek yaşından büyük olanlar için 100′den daha büyük diğerleri içinse daha küçük bir IQ derecesi elde edilecektir.

IQ derecesinin hesaplanmasında temel kavramlar aynı olmasına karşın, günümüzde IQ dereceleri standartlaştırılmış bir grubun ortalama sonuçlarının ve standart sapmalarının kullanıldığı istatistiksel ve matematiksel bir takım hesaplamalar içeren karmaşık bir yöntemle daha anlamlı bir biçimde bulunmaktadır.

İnsanlarda ortalama Zeka Bölümü 100 olarak kabul edilmiştir. Kabaca bir sınıflama yapılacak olursa, 130′un üstündeki IQ değerleri üstün zeka, 70′in altındaki IQ değerleri ise geri zeka olarak nitelendirilir. IQ derecelerinin yüzde olarak dağılımına ilişkin çizelge aşağıdadır. En çok görülen IQ derecesi ortalamaya karşılık gelen 100′dür. Insanların %68.3′ü 85 ve 115 arasında ortalamaya yakın bir IQ derecesine sahiptir.

IQ derecelerinin yüzde olarak dağılımı

IQ 

Kaynak: Türkiye Zeka Vakfı – www.tzv.org.tr